Avrasya Araştırma Enstitüsünde “Büyük Bozkır Göçebelerinin Avrasya’da Devletlerin Oluşumundaki Etkisi” Semineri Verildi

17 Nisan 2019 tarihinde Avrasya Araştırma Enstitüsünde Siyaset, Dış Politika ve Güvenlik Araştırmaları Grubu çalışmaları kapsamında Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Avrasya Masası Başkanı Dr. Dinmuhammed Ametbek “Büyük Bozkır Göçebelerinin Avrasya’da Devletlerin Oluşumundaki Etkisi” konulu seminer verdi. 

Dr. Dinmuhammed Ametbek, günümüzde neredeyse bütün dünyada yerleşik medeniyetin hâkim olduğunu, ve tarihin, kazananlar tarafından yazıldığını ifade ederek, şehri olmayan milletleri daha çok “barbar” olarak tanımlayan hatalı fikirlerin Türk milletlerinin zihnine bir şekilde dayatıldığını vurguladı. 

Seminerin konusu olan Büyük Bozkır göçebelerinin eski bir medeniyete sahip olduğunun, Türk kavramının kökün incelendiğinde açıkça ortaya çıktığını dile getiren Dr. Ametbek, “el” kelimesinin aslında “barış” anlamını taşıdığını ve bunun hakkındaki tezlere Kaşgari’nin eserlerinde rastlandığını açıkladı. Bu bağlamda, Kazaklar’ın çok kullandığı “Elu jılda el jana, jüz jılda tamam (Elli yılda devlet yenilenir, yüz yılda tamam olur)” atasözünün anlamı üzerinde durarak, Büyük Bozkır tarihine bakıldığında her yüz yılda bir, devletlerin yenilenmekte olduğunu söyledi. ‘‘Büyük Bozkır devlet kavramının oluşumunu nasıl etkiledi?’’ sorusu üzerinde fikirlerini sunan Dr. Ametbek, ayrıca, Türk göçebelerinin gittikleri yerlerde insanları katledip toplu mezarlar bırakmadıklarını, zorla kendi dillerini ve geleneklerini kabul ettirmeye çalışmadıklarını, bunun aksine hangi dil eskiden daha hâkim ve devlet yönetimine daha çok yardımcı olabiliyorsa o dilde halkları yönettiklerini iletti.

Seminerin devamında Dr. Ametbek, Büyük Bozkır göçebelerinin tarih boyunca üç önemli komşularının olduğunu açıkladı. Çin, Rusya ve İran tarihlerindeki imparatorluklar ve devletlerin oluşumunda Bozkır göçebelerinin rolünün büyük olduğunu ilgili kaynaklardan örneklerle anlattı. Çin tarihi kaynaklarında, Şan İmparatorluğu’nun yerleşik yaşam tarzını benimsedikleri, tarım alanında başarı elde ettikleri, Di isimli tanrıları olduğu ve insanları kurban olarak adadıkları ile ilgili bilgilerin olduğunu açıklayan Dr. Ametbek, daha sonra M.Ö. 1122 yılında Kuzey’den bir göçün Gök Tanrısı’na inancı da beraberinde getirdiğini, bu tarihlerden sonra insanların kurban edilmesi adetinin durdurulmasının da konunun ilgi çekiciliğini artırdığını ifade etti. 

İran’daki bütün devletlerin göçebeler tarafından inşa edildiğini, İranlılar’ın, Türkler’den farklı kimliğe sahip olduklarını ispatlamak için Şiîlik olarak bilinen İslam’ın ayrı bir mezhebini ortaya çıkardıklarını dile getirdi. Rus devlet sisteminin temelinin Altın Orda İmparatorluğu olduğunu söyleyen Dr. Ametbek, devletlerinin varlıklarını sürdürmek ve onu korumak için Ruslar’ın Türk kavramlarını kullandıklarını açıkladı. Seminerin devamında, Dr. Ametbek, Türkler’de siyasî yönetim üzerine verilen eserlerin çok eskilere dayandığını anlatarak, Kutadgu Bilig adlı eserin birçok uzmanlar tarafından anlatıldığı gibi mutlu yaşamın temelleri vb. konuları değil, devlet yönetim bilimi anlamını tartışan bir eser olduğunu vurguladı. 

Seminer sonunda Enstitü araştırmacıları kendi görüşlerini ortaya sunarak, fikir alışverişinde bulundular. Konuşmacı Dr. Ametbek, Avrasya’daki kavramların oluşturulmasında Avrasya Araştırma Enstitüsü’ne düşen misyonun da önemli olduğunu iletti. Ayrıca Enstitü Müdürü Doç. Dr. Vakur Sümer, Avrasya bölgesinde incelenmesi gereken konular üzerinde ortak çalışmalar yapılabileceğini ifade ederek, Dr. Ametbek’e paylaştığı derin bilgiler için teşekkür etti ve sertifika takdim etti.   


Haber Resimleri