“Alafrangadan Alamerikanlaşmaya Dünya Toplumlarının Modernleşme Serüveni”

Ahmet Yesevi Üniversitesi Avrasya Araştırma Enstitüsünde, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Orçan “Alafrangadan Alamerikanlaşmaya Dünya Toplumlarının Modernleşme Serüveni” adlı seminer verdi.

Prof. Dr. Mustafa Orçan “Alafrangadan Alamerikanlaşmaya Dünya Toplumlarının Modernleşme Serüveni” konulu seminerinde ana hatlarıyla çağdaşlaşma, modernleşme ve Batılılaşma kelimelerinin anlamları ile tipleri hakkında bilgiler sundu. Ayrıca,  Alafranganlaşma ve Alamerikanlaşma terimlerini açıklayarak toplumların sosyo-ekonomik durumları üzerine değerlendirmeler yaptı. Çağdaşlaşma, modernleşme ve Batılılaşma kelimelerinin birbirlerinin eş anlamlıları gibi kullanıldığını belirterek derinlemesine incelendiğinde bu kavramların birbirlerinden çok farklı anlamlarının olduğuna işaret etti.

Bu bağlamda modernleşme ve Batılılaşmanın çağdaşlaşmanın 2 tipi olduğunu ve Batılılaşmanın tüketime dayalı, aşırı politik ve kimliksel dönüşümleri hedeflemenin yanı sıra baskıcı ve yüzeysel olduğunu ifade etti. Modernleşme kavramında ise üretime önem verildiğini, duygusal ve politik olmaktan ziyade daha rasyonel olduğu görüşünü belirterek, bu kavramın değişime açıklığı ve değişimin serbest bırakılmasını içerdiğini sözlerine ekledi.

1725 yılında İngiltere’de endüstri devriminin ekonomik bir devrim olduğunu belirten Prof.Dr. Orçan, 1789 yılındaki Fransız devriminin ise ideolojik bir devrim olduğundan hareketle komünizm, liberalizm gibi ideolojilerin doğuşuna kapı araladığını ifade etti. Dünya devletlerinin bu iki devrimden birini seçmek zorunda kaldığını belirtti. Türkiye’nin ise Tanzimat döneminden itibaren üretimin arttırılmasından ziyade önceliğinin bir çağdaşlaşma stratejisini olduğuna vurgu yaparak üretim devriminden nasibini pek almadığını ifade etti. Bunun sebepleri arasında ise Türkiye’nin ideolojik devrim yoluna girdiğini ve modernleşmeden ziyade Batılılaşma yaşadığını belirtti. Japonya, Malezya, Yeni Zelanda ve Avusturya gibi ülkelerin ise İngiliz devrimini seçtiğini belirterek kültürel devrimin yerine üretime odaklanması sayesinde bugünkü refah seviyelerine ulaştıklarını ifade etti. Japonya ve Türkiye’nin kişi başına düşen gelir düzeylerini karşılaştırdığı bir örnek ile II. Dünya Savaşı sonrası Japonya’nın kişi başı gelirinin 150$, Türkiye’nin ise 350$ olduğunu ifade etti. Fakat günümüzde bu rakamların Japonya için 35,000$, Türkiye için ise 10,500$ civarında olduğunu belirterek iki devrim arasındaki refah seviyesini arttırma konusunda farka dikkat çekti.

Seminerinin devamında modernleşmenin iki tipi Alafrangalaşma ve Alamerikanlaşma arasındaki temel farklara değindi. Bu bağlamda Avrupa kökenli Alafrangalaşmanın elitist ve seçkin kesimlere hitap ettiği için etkisinin sınırlı olduğunu belirtti. Alamerikanlaşma için ise modernleşmeyi küreselleştirmesini ve kitlelere hitap ettiği için kitlesel olmasını ifade etti. Günümüzde Amerikan kültürünün yemekten müziğe Dünya’daki hakim kültür olduğunu ve bazı yerel kültürlerin ise bu akıma karşı çıkarak kendi kültürlerini korumak adına yavaş yemek, sefer tası gibi çeşitli hareketler düzenlediğini belirtti. Toplumların kendi değerleri ile kalkınmasının mümkün olduğu vurgusuyla da seminer sona erdi.

Seminerin sonunda katılımcılar Alafrangalaşma ve Alamerikanlaşma konularında görüş alışverişinde bulundu.


Haber Resimleri