Divan-ı Hikmet Sohbetlerinin 7’incisi düzenlendi

 UNESCO 2016 Yılı Ahmet Yesevi anısına 7’incisi düzenlenen 'Divan-ı Hikmet Sohbetleri'   Türkiye İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) Konferans salonunda düzenlendi. Programa, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, Danıştay Başsavcısı Halil Yılmaz, Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Musa Yıldız, Mütevelli Heyet Üyesi Prof. Dr. Muhittin Şimşek, TÜRKSOY Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Dr. Fırat Purtaş ve Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilal Kemikli katıldı.

  Programda açılış konuşması yapan Mütevelli Heyet Başkanı Yıldız, Ahmet Yesevi yılı faaliyetlerinin devam ettiğini belirterek, “Divan-ı Hikmet sohbetlerimiz artık kurumsallaştı.  TİKA şemsiyesi altında daha başka programlarla da inşallah devam edecek. Faaliyetlerimize katılırsanız, takip ederseniz bizi mutlu edersiniz” diye konuştu. Ahmet Yesevi’yi Türkiye gündemine sokmak istediklerinin de altını çizen Yıldız, “Sadece Hoca Ahmet Yesevi değil, onun takipçileri Yunus Emre’leri, Mevlana’ları, Hacı Bektaş-i Veli’leri tanıtmamız lazım, anlatmamız lazım onların fikirlerine bu günlerde çok ihtiyacımız var” şeklinde konuştu.

  Programa konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Bilal Kemikli ise Ahmet Yesevi’nin Tasavvuf Edebiyatına tesiri ve Yesevi’nin Divan-ı Hikmetleri hakkında şunları kaydetti:

  “Bursa’dan referans vererek konuşmama başlamak isterim.  İsmail Hakkı Bursevi, Tasavvuf Edebiyatı içerisinde en çok eser yazan müelliflerdendir. İsmail Hakkı Bursevi’nin çok hoş bir tespiti var diyor ki, ‘Kıvamı Dünya 4 nesnedir; İlim, tababet, adalet ve hikmet.’ Kıvamı Dünya’dan kasıt; dünyanın mayası, dünyanın dengesi, bu dünya dengesini bizim geleneksel kültürümüzde bu dört esasa göre inşa etmişler ve böyle bir düşünce geliştirmişleridir. Dünyayı bir ev gibi tasavvur edersek bu evin direklerinden bir tanesi ilimdir, ötekisi tababettir, üçüncü direği adalettir, dördüncü direk de hikmettir. Bunlar birbirleriyle ilişkilidir. Bu dört direk sağlam olduğu zaman dünya sağlam olur, düzen sağlam bir düzen olur. Hayat zengin ve huzurlu bir hayat olur. Pir-i Türkistan Ahmet Yesevi bunu neresinde, bize bu direğin neresini işaret ediyor? Daha çok ilim ve hikmet tarafını ifade ediyor. Bilhassa Divan-i Hikmet diye şiirlerini isimlendiriyor olmamız hasebiyle hikmet tarafına ağırlık veriyoruz.  Hikmet tabiri bizde çokça kullanılan tabirdir ve hikmet geleneğinin temelinde de Ahmet Yesevi’nin yoğurduğu,  ortaya koyduğu mana ön plana çıkar. “

 Ahmet Yesevi’nin Türkistan toprağını Muhammedi muhabbet ile yoğuran bir ermiş olduğunu söyleyen Kemikli, “Bendeniz Piri Türkistan’ı şu şekilde tanımlamak daha uygundur diye düşünüyorum: Evvela Pir-i Türkistan bir yol kurucudur. Yeseviliğin banisidir. Bu önemli bir özelliktir. Kurucu olmak bizim genellikle üzerinde durmamız gereken konulardan bir tanesidir.  Türkistan toprağını Muhammedi Muhabbetle yoğuran bir ermiştir. Türkistan toprağı derken, bir ilim ve irfan havzasını kastetmiş oluyoruz. Divan-ı Hikmet’i başından sonuna kadar okursanız en temel konunun Muhammedi Muhabbet olduğunun farkına varmış olursunuz. Bahçıvanlara ihtiyacımız var, bu medeniyet o bahçıvanlarla bizi biz yaptı. Özellikle bu bahçıvan tabirini Mevlana’nın Mesnevi’sinden söylüyorum. Diyor ki, ‘Toprağa hangi tohumu attın da yetişmedi, hele bir de insan toprağına tohum at. İnsan toprağını bilirse orası kim bilir ne meyveler verecektir’ diyor. Ahmet Yesevi bir bahçıvandır, Hacı Bektaşi Veli bir bahçıvandır, Hacı Bayram Veli bir bahçıvandır. Bizim mana evlerimizi, gönül dostlarımızı her birini birer bahçıvan olarak zikredebilirsiniz. İnsan toprağını işleyen ve insanda gül yetişmesini sağlayan bahçıvanlardır bunlar” ifadelerini kullandı.

 Program, Cumhurbaşkanı Başdanışmanın Yalçın Topçu'nun Prof. Dr. Bilal Kemikli ’ye plaket takdim etmesiyle son buldu.


Haber Resimleri